VADE YELİ
Burda Otluk mıntıkalarında, bu yakın çevrede bi zengin adam varmış. Ağaymış. Dediği dedik olurumuş. Bi gün, bi sene bi gar yağmış. Gıtlık olmuş. Heçbişi olmamış. Ağan da fazla miktarda malları varımış. Hayvanları varımış. İnsanlar da aclıktan son durumlara gelmiye başlamış. Fakat o mıntıkada bi Ermeni varımış. Zengin, depolar dolu, ambarlar dolu. O ağan da bi gızı varımış. O gıza da aşığımış o Ermeni. O Ermeni’nin yanına adamlarını göndermiş. Demiş ‘‘Bize parasıynan versin, ot versin hayvanlarımıza, mısır versin biz yiyelim.’’ falan. ‘‘Ağa gızı ba verüse bedafa verürüm.’’derimiş. Ee ağan da o işine gelmezimiş tabi. Ee gız da istemiye. Bi Müslüman gızı bi Ermeni’ye…Nahayeti çaresi kesilince göndermiş gendü adamlarını demiş ‘‘Tamam veriyom gızı’’. O zaman açmış gapılarını ambarın, otun, yaprağan neyse şeyini Ermeni. Gız demiş ki ‘‘Bana bi gece izin verin, tek bi odada galim, heç kimse yanıma girmicek’’ demiş, ‘‘Ondan sonra zabanan razı olurum demiş’’. Gız işte o zaman tek gine orda Allah’a ne dilek dilediyse dilemiş. O dilek de Allah tarafından gabul edilmiş. Sabah olmuş bakmışlar kı bi rüzgar ılık rüzgar esiyor emme o garlar şakır şakır şakır eriyo, yarışa eriyo. Sabanan gız çıkmış dışarı ‘‘Es vade yeli es, Müslümanı gavurdan kes.’’ demiş. ‘‘Erit şu garı da yollar izler açılsın. Beni de gavur almasın.’’ demiş. Vade Yeli’nin şeyi bu, ismi benim bildiğim. Hikayenin şeyi bu…